GAZILILER ILETISIM GRUBU

Ana sayfa | Site hakkinda | Gozde Baglantilar | Ziyaretci Defteri | Slide Show Page


BU CALISMANIN AMACI



Gazililer iletisim grubu 19 haziran 2001 tarihinde kurulmustur. Grubun kurulmasi asamasinda dusunce, uzun yillar beraber mucadele eden insanlarin sanal ortamda bir araya getirilmesi olmustur.Bu amacla ilk olarak bir e-posta grubu olusturulmustur. Bu posta grubu catisi altinda ulasilabildigimiz insanlar toplanmis ve kisitli da olsa bulusma gerceklestirilmistir.

Kendilerine ulasamadigimiz insanlara ulasmak ve bu halkayi genisletmek icin boyle bir web sayfasi hazirlama calismasi baslatilmistir. Asagida verilen adres ziyaret edildigi takdirde e-posta grubu hakkinda bilgi alinabilir.


ÜLKÜCÜLERE ÇAĞRI

Ülküdaşlar,

Bilelim ki, küreselleşme süreci bize hayat hakkı tanımıyor. Bu
sürçte milliğe yapılan her vurgu, küresel dünya tasarımcılarının
damarına dokunuyor. Türkiye'de küreselleşmeye karşı duruş
sergileyebilecek üçlü bir ideolojik zemin vardı: İslamcılık, Ulusal
Sol ve Türk Milliyetçiliği. İslamcılığın görece hırçın kanadını
temsil eden SP ve bazı cemaatler çökertildi. Sulandırılmış ve
ılımanlaştırılmış, AB ve küresel güçlerle derdi olmayan bir
İslamiyet tanımı yapılacak. Dini olana ilişkin normlar değişecek.
Artık AKP'li Sevda Demirel ortalama İslami kadın tipi olacak.
Anlayacağınız AKP'nin temsil ettiği müslümanlık ve muhafazakarlık
(eğer ediyorsa) küreselleşme ve beynelmilelcilik ile asla çelişmeyen
bir yapıdır. Küresel güçler birinci direnç noktsını yıktı.

Küreselleşmeye karşı ikinci direnç noktasını kabaca DSP-İşçi Partisi
aralığına yerleşmiş sol temsil ediyordu. Artık öyle bir sol kalmadı.
Küreselleşme ikinci direnç noktasını da yıktı.

Küreselleşmeye karşı üçüncü direnç noktasını ise Türk Milliyetçiliği
oluşturmaktadır. Kabul edelim ki, Türk milliyetçiliği ideolojisinin
beslendiği kaynak ne denli gür olursa küreselleşmeye karşı direnç o
denli güçlü olacaktır. Yine kabul edelim ki, Türk milliyetçileri ve
ülkücüler bu iktidar döneminde ideolojik beslenme kaynaklarının
kurumaya yüz tuttuğuna şahit oldular. Öyle ki 'Başbuğ Türkeş' dahi
sanki unutturulmak istendi. Bizi biz yapan kavramlar, Turan,
Türkistan, İslam, Vatan, ne az dile getirildi. Bozkurtluğumuzu ve
bozkurtu bile sadece Tekir Yaylası'nda bir nebze hatırlayabildik.
Biz 'Çankaya Yokuşunda Asyanın Bozkurtları' diye marşlar söylerdik
oysa. Sahi marşlarımız ne oldu? Osman Öztunç, Sefai, Ozan Arif ne
oldu? Mustafa Yıldızdoğan niçin artık 'Türkiyem' kalibresinde bir
beste yapamıyor? İklimimiz bozuldu, nefes borularımız tıkandı,
hayallerimiz kurutuldu, sevdamız elimizden alındı. Ülkü denen nazlı
gelin ancak bozkurtça durabilenlere ilham verir. Eveleme ge! veleme
cümleler arasında ne dediği belli olmayan, suskunluğun strateji,
başı önünde gezmenin saygı, Derviş'e tahammül etmenin devlet
adamlığı olarak adlandırıldığı bir iklimde Ülkücü olarak kalmak
zordu. MHP tökezledi ancak Ülkücüler yıkılmadı. Biz % 8 Türkiye'de
küreselleşmeye karşı en güçlü direnç noktası olduğumuzu gösterdik.
Gösterdik ki, bu kale diğerleri gibi kolay yıkılamaz. Gösterdik ki
elimizden alınan iklimimize, çalınan sevdalarımıza rağmen kutsal
davamıza sadakatimiz, tahammülümüz öngörülenin fevkinde.

Ülküdaş, yani siz % 8, Türk milletinin göğsündeki iman, varlığının
teminatı olduğunu unutmadın. Seni mankurtlaştıramadılar. Sen, bu
milletin niçin tarih sahnesinden asla silinemediğinin de ispatısın.

Yürümeye devam. Daha bozkurtça, yeni ergenekonlara. Her fetret bir
ergenekonla aşılır çünkü. Dualarımla...

Tanrı Türkü Korusun ve Yüceltsin.




e-posta grubuna üye olabilmek için boş bir mail atmak yeterli.





Üye olmak istiyorsanız bu adrese açık kimliğinizi ve kısa özgeçmişinizi gönderin.